Beşiktaş, Yıldız ve Nişantaşı'nın yamaçları arasına gizlenmiş Ihlamur Kasrı, 18. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar tarihi kaynaklara göre Fulya deresinin aktığı, ıhlamur ve çınar ağaçlarının gölgelediği bir mesire alanıydı. Vadinin ilk kısmı Sultan III. Ahmed döneminde (1703-1730) tersane emini Hacı Hüseyin Ağa'ya aitti; ancak daha sonra devlet hazinesine dahil edildi ve sultana ait özel bir bahçeye dönüştürüldü. Yıldız'a doğru uzanan ikinci kısım, Sultan III. Selim (1789-1807) ve Sultan II. Mahmud (1808-1839) dönemlerinde yapılmıştır. Bugün hâlâ mevcut olan hedef taşları bu atışların kanıtıdır. Sultan Abdülmecid (1839-1861) döneminde vadinin üçüncü bölümüne ""Muhabbet Bahçesi"" adı verilerek ağaçlandırma ve çevre düzenlemesi çalışmaları yapılmıştır. Sultan Abdülmecid tarafından 19. yüzyılın ortalarında yaptırılan saray, mimar Krikor Amira Balyan'ın eseridir ve neoklasik tarzda inşa edilmiştir. Abdülmecid burayı sık sık dinlenmek, avlanmak ve misafirlerini ağırlamak için kullanmıştır. Adını çevresindeki ıhlamur ağaçlarından alan saray, 1846 yılında Abdülmecid'in konuğu olan Fransız şair Lamartine tarafından şöyle anlatılmıştır: ""Binanın karşısındaki bahçede, güzel meyve ağaçlarıyla birlikte vadiye adını veren büyük ıhlamur ağaçları vardı. Köşke çıkan üç basamaklı merdivenin önünde, yasemin dallarını aşamayan küçük bir fıskiye, tatlı bir şırıltıyla mermer havuza dökülürdü. Ihlamur, sultanların en sevdiği köşktür; burada dinlenir ve meditasyon yapar."" Ihlamur Kasırları, 1951 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstanbul Belediyesi'ne verilmiş ve ""Tanzimat Müzesi"" olarak düzenlenmiştir. Ihlamur Kasırları, İstanbul'un önemli simgelerinden biridir. Tarihi ve kültürel değerleriyle şehrin kimliğini oluşturan bu yapılar, ziyaretçilerine geçmişe yolculuk yapma fırsatı vererek unutulmaz deneyimler yaşatıyor.