Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmeden önce Karadeniz'den gelebilecek saldırılara karşı önlem almak amacıyla yaptırdığı bilinen hisar, 30 dönümlük geniş bir alanı kaplıyor. Yapımı 90 günde tamamlanan kale, üç dev kulesiyle dünyanın en büyük kale kulelerinden birine sahip. Kale geçmişten günümüze farklı isimlerle anılırken, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Senedi'nde ""Kulle-i Cedide"" olarak geçmektedir. Neşri Tarihi'nde ""Yenice Hisar"", Kemalpaşazade ve Aşıkpaşazade Tarihleri'nde ise ""Boğazkesen Hisarı"" olarak geçiyor. Rumeli Hisarı, zaman içinde meydana gelen doğal afetlere rağmen ayakta kalmayı başarmıştır. Her ne kadar 1509 Büyük İstanbul Depremi'nde ciddi hasar görmüş olsa da kısa sürede onarılmıştır. Ancak 1746 yılında çıkan yangın sonucunda ahşap bölümler zarar görmüştür. Selim döneminde tekrar restore edilen kale, kulelerini örten ahşap kubbeler yıkıldıktan sonra kale içi küçük ahşap evlerle doldurulmuştur. 1953 yılında Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın talimatıyla üç Türk kadın mimar Cahide Tamer Aksel, Selma Emler ve Mualla Eyüboğlu Anhegger Rumeli Hisarı'nın restorasyon çalışmalarına başlamış, hisar içindeki ahşap evler kamulaştırılarak yıkılmış ve aslına uygun olarak restore edilmiştir. Bugün müze olarak kullanılan Rumeli Hisarı'nda güllelerden bahçedeki toplara ve Haliç'i kapattığı söylenen zincirin bir parçasına kadar pek çok eser ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Rumeli Hisarı sadece tarihin izlerini taşıyan bir yapı değil; aynı zamanda eşsiz bir İstanbul manzarası sunan bir nokta.