İstanbul’da yaşayan Bulgarlar 19. Yüzyılda Rum Patrikhanesi’nden ayrılırlar. Kendi dillerinde ve kendi geleneklerince ayinler yapabilecekleri bir kilise inşa etmeye karar verirler. 1849’da Osmanlı’daki Bulgar cemaatinin önderlerinden ve o dönemde milletvekili olan Stefan Vogoridis, Bâb-ı Âli’den bir kilise yapılması için izin alır. Kilisenin yapımı için de ikisi kagir, biri ahşap üç bina ve geniş bir avlusu olan 25 odalı evini hibe eder. 10 yılın sonunda Rum Patrikhanesi’nden afaroz edilen Bulgarlar daha heybetli bir kilise yapmak isteler ve durumu padişaha iletirler.
Dönemin yenilikçi padişahı Sultan Abdülaziz bu fikri her ne ilerici bir fikir olarak görse de; Rum Patrikhanesi ile ilişkilerine gölge düşürmek istemez. Fakat büyük Osmanlı Sultanı’na gelen teklifler kolayca reddedilmez. Çünkü Osmanlı fermanları daima bir hak daha tanır. Sultan Abdülaziz Bulgarlara bir haber yollar. Kilisenin 3 ay içerisinde yapılması halinde bu teklifi kabul eder. Genç Bulgarlar dönemin şartları içerisinde bunun gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını düşünseler de sultanın bu talebini kabul eder.
Ve dünya metal sanayinin dev eseri Eyfel Kulesi, Hovsep Aznavur’a ilham olur. Sveti Stefan Bulgar Kilisesi’nin mimarı Hovsep Aznavur, 19. yüzyılda birçok önemli mimari eseri inşa etmiş ve İstanbul’a eşsiz mimari hikayeler bırakmıştır. Demir Kilise dışında Galatasaray’da bulunan Mısır Apartmanı, Sirkeci’de bulunan tarihî Sanasaryan Han, bugün Kadir Has Üniversitesi’nin faaliyet gösterdiği Cibali Tütün Fabrikası ve Heybeliada’da bulunan Abbas Hilmi Paşa Köşkü, Hovsep Aznavur’un imza attığı yapıtlar arasındadır. Hovsep Aznavur planı tamamlar ve projeye hayata geçer. 500 tonluk bu dev yapı parçalar halinde Karadeniz üzerinden Haliç’e ulaşır. Brezilya’dan getirilen ve suda yaşayabilen 300’den fazla dev kazıkla sabitlenerek kilise ayağa kaldırılır. Bina bütünüyle bir matematik problemi gibi en küçük ayrıntısına kadar planlanarak tasarlanır, fabrikalarda parça parça üretilir ve hiçbir sorun yaşanmadan, belirli bir sıra içinde kurulması gerekir. Bu süreçte en ufak bir ölçü hatası olmamalıdır. Hatta bu işlemler neredeyse bir saat montajı kadar hassas biçimde yürümelidir ve öyle de olur. Şaşkınlığını gizleyemeyen Sultan Abdülaziz sözünü tutar.
Dünyadaki diğer örnekleri günümüze kadar gelemediğinden dolayı da Demir Kilise dünyada eşsiz bir mimariye sahiptir. Sveti Stefan Bulgar Kilisesi’nin demirden yapılmış mimari yapısı, aradan geçen süre içinde yaşadığı bazı aşınmalar nedeniyle onarıma alınır. 7 yıl süren yenilenme çalışması sonunda Ocak 2018 tarihinde Bulgaristan ve Türkiye ülke Başkanlarının katılımıyla hizmete açılır. Açılışta yaptığı konuşmada Bulgar Eksarhlığı Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Vasil Liaze, Arjantin, Avusturya ve Türkiye’de olmak üzere dünyada üç demir kilise yapıldığını belirterek, tarihte yapılan bu üç demir kiliseden sadece Türkiye’dekinin ayakta kaldığını söyleyerek, yapının önemini daha da belirgin hale getirir. Politik dengenin sağlanması için verilen bir söz, Bulgarların yenilikçi çözümleri, Aznavur’un zekası ve metal sanayinin dünya mimarisindeki rüzgarı bugün günümüze böyle dev bir eseri hikayesiyle birlikte sunmuştur.